Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Usulü, Süreci & Avukatın Rolü

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Nedir?

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (“AİHM” ya da “Mahkeme”), resmi adı İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (“Sözleşme”) ve ek protokollerini temel alarak yargısal denetim yapan bir uluslararası mahkemedir. Fransa’nın Strazburg kentinde yer almaktadır. Bu nedenle “Strazburg Mahkemesi” biçiminde de anılmaktadır. Mahkeme, Avrupa Konseyi tarafından 21.01.1959 tarihinde kurulmuş olup 11 No’lu Ek Protokol’ün yürürlüğe girdiği 01.11.1998 tarihinden itibaren bireylerin Sözleşme’nin ihlal edildiği iddiasıyla başvuruda bulunabildiği bir yargılama mercii hâline gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti 18.03.1954 tarihinden beri Sözleşme’ye ve 01.11.1998 tarihinden beri 11 No’lu Ek Protokol’e taraf olup AİHM’in yargı yetkisini tanımaktadır. Dolayısıyla AİHM tarafından verilen kararlar, Anayasa m. 138/4 uyarınca bağlayıcı niteliktedir. Kararların kesinliği ve bağlayıcılığı Sözleşme m. 46/2’de yinelenmektedir. AİHM kararlarının infazı, Avrupa Konseyi’nin başka bir organı olan Bakanlar Komitesi tarafından denetlenmektedir.

 

AİHM başvurularının1 usul ve esaslarına dair başlıca düzenlemeler Sözleşme’de ve AİHM İç Tüzüğü’nde yer almaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Kim Başvurabilir?

 

AİHM başvuruları bakımından Sözleşme m. 34’te “Sözleşme veya protokollerinde tanınan haklarının Yüksek Sözleşmeci Taraflar’dan biri tarafından ihlal edilmesinden dolayı mağdur olduğunu öne süren her gerçek kişi, hükümet dışı kuruluş veya kişi grupları” temel alınmış, başvurucuların yurttaşlığı özelinde herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Aralarında Türkiye Cumhuriyeti’nin de bulunduğu Avrupa Konseyi’ne üye devletlerden herhangi birinin kamu gücü kullanan makamlarının Sözleşme’yi veya ek protokolleri ihlal ettiği öne sürülerek AİHM’e başvurulabilir. Sözleşme bütün Avrupa Konseyi üyelerince kabul edilmesine karşın ek protokollerde düzenlenen hakların ihlal edildiği iddiasıyla yapılacak bireysel başvurularda ihlal eden devletin ek protokole taraf olup olmadığı kontrol edilmelidir. Sözleşme’de düzenlenen temel hak ve özgürlükler basitçe yaşam hakkı, işkence yasağı, kölelik ve zorla çalıştırma yasağı, özgürlük ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, kanunsuz ceza olmaz ilkesi, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı; düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, ifade özgürlüğü, toplantı ve dernek kurma özgürlüğü, evlenme hakkı, etkili başvuru hakkı ile ayrımcılık yasağıdır.

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu 1 No’lu Ek Protokol mülkiyet hakkına, eğitim hakkına ve serbest seçim hakkına; 7 No’lu Ek Protokol yabancıların sınır dışı edilmelerine ilişkin usuli güvencelere, cezai konularda iki dereceli yargılanma hakkına, adli hata hâlinde tazminat hakkına, aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkına ve eşler arasında eşitlik ilkesine; 13 No’lu Ek Protokol istisna getirme ve çekince koyma yasağı ile birlikte ölüm cezasının kaldırılmasına yer vermektedir. Sözleşmede ve ek protokollerde düzenlenen hak ve özgürlüklerin kapsamı AİHM tarafından belirlenmekte olup açıkça düzenlenmeyen kimi ilkeler içtihat yoluyla var olan hak ve özgürlüklerin norm alanına dâhil edilebilmektedir.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Nasıl Başvurulur?

 

AİHM başvuruları Mahkeme’nin resmi internet sitesinde yer alan matbu ve güncel başvuru formunun doldurulması ve posta yoluyla Mahkeme’ye iletilmesi suretiyle yapılır. Başvuru formunun Türkçesi mevcuttur (bkz. https://www.echr.coe.int/Pages/home.aspx?p=applicants/forms/tur&c=). AİHM’e yapılacak başvuru postaya verilirken alıcının adresi aşağıdaki şekilde yazılmalıdır:

 

The Registrar
European Court of Human Rights
Council of Europe
67075 Strasbourg cedex
FRANCE

 

Posta ücreti dışında ayrıca herhangi bir başvuru ücreti, harç, gider avansı vb. ödenmesine gerek yoktur 2. AİHM’in resmi dilleri Fransızca ve İngilizce olmasına karşın başvurular Türkçe yapılabilir. Başvurunun AİHM Yazı İşleri Müdürlüğü nezdinde bulunduğu süreçte Mahkeme ile yazışmalar Türkçe yapılabilir. Öte yandan başvurunun Türkiye Cumhuriyeti hükümetine (ya da ihlali gerçekleştirdiği ile sürülen devletin hükümetine) bildirilmesinden sonraki aşamada kural olarak bütün yazışma ve işlemlerde Fransızca veya İngilizce kullanılmalıdır.

 

AİHM başvuru formunun eksiksiz doldurulması gereklidir. Güncel formda ihlale konu olayın açıklanması için üç, ihlallerin açıklanması için iki sayfa bırakılmıştır. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru formundan farklı olarak AİHM başvuru formuna sayfa eklemek ya da olayların anlatımına veya ihlal açıklamalarına form hâricinde başka bir belgede devam etmek mümkün değildir. Bu nedenle ihlalin gerçekleşme biçimine ilişkin ayrıntılı açıklamalar “Olayların anlatımı” başlığına sığdırılmalı, bütün hak ihlalleri ise “İddia edilen Sözleşme ve/veya Protokol ihlallerine ve iddiaların dayanaklarına dair açıklama” başlığı altında açık, anlaşılır, kısa ve öz biçimde belirtilmelidir. Başvuru formunda belirtilmeyen hiçbir hususa başvuru formunun ekinde yer verilemez. Başvuru formu tek başına ihlale konu olayın ne olduğunu ve hangi hakların ihlal edildiğini aktarmada yeterli olmalıdır. Başvuru formunda aktarılan olay ve ihlallere yenileri eklenmeden, yalnızca var olanların ayrıntılandırılması, kavramların teknik olarak açıklanması vb. amaçlarla ek beyan sunulabilir. Başvuru formunun ekine koyulacak bu beyanın yirmi sayfayı aşmaması gerekir.

 

AİHM başvurusuna konu edilen olaya ve iç hukukta tüketilen bütün kanun yollarına ilişkin belgelerin yine başvuru formunun ekine koyulması gerekir. Başvuru formuna eklenen belgeler daha sonra başvurucuya iade edilmeyeceği için bu belgelerinin aslının değil, nüshasının eke koyulması önemlidir. AİHM başvuru formu ve ekleri belirli bir sırada dizilmeli, sayfalar numaralandırılmalı ve zımba, ataş, iğne, bant, yapıştırıcı vb. ile hiçbir şekilde birbirine tutturulmamalıdır.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru süresi ve koşulları nedir?

 

AİHM’e başvurmadan önce kural olarak iç hukukta var olan bütün olağan kanun yollarını (mümkün ve etkili olduğu müddetçe itiraz, dava, istinaf, temyiz vb.) tüketmek ve Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti’nin de taraf olduğu 15 No’lu Ek Protokol ile Sözleşme’nin kimi hükümleri değiştirilmiştir. Bu doğrultuda değiştirilen Sözleşme m. 35/1 hükmü uyarınca AİHM’e yapılacak bir başvurunun “iç hukuktaki kesin karar tarihinden itibaren dört aylık bir süre içinde” yapılması zorunludur3. Dört aylık süre, kesin ve nihai kararın başvurucuya veya vekili varsa vekiline tebliğ edilmesinden itibaren başlar. Sürenin son gününün hafta sonuna, resmi tatile vs. denk gelmesinin önemi bulunmamaktadır. Başvuru, usulüne uygun olarak doldurulan formun AİHM’e gönderilmek üzere postaya verildiği tarihte yapılmış sayılır. Süresinde yapılmayan veya mümkün ve etkili bütün kanun yolları tüketilmeden yapılan bir AİHM başvurusu kabul edilemez bulunacaktır4. Bunun yanı sıra başvurunun isimsiz yapılması5, daha önce AİHM ya da başka bir uluslararası merci tarafından karara bağlanmış bir konuda başvurulması veya başvuru hakkının kötüye kullanılması kabul edilemezlikle sonuçlanacaktır.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başvuruları Nasıl Değerlendirir?

 

AİHM başvurusunun yukarıda sayılanlar dışında başka birtakım usuli kabul edilebilirlik koşulları bulunmaktadır. Bunlardan ilki AİHM’in zaman, kişi, yer ve konu bakımından yetkili olmasıdır. Zaman bakımından yetki, Sözleşme’nin veya ilgili ek protokolün yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşen ihlallerin incelenememesi anlamına gelir. Ancak yürürlük tarihinden önce gerçekleşmiş bir ihlal yürürlük tarihinden sonrasında sonuç doğurursa bu husus inceleme konusu yapılabilir. Kişi bakımından yetki, AİHM başvurusunda bulunma ehliyetini ifade etmektedir. Ölmüş ya da kişiliği başka biçimde sonlanmış gerçek ve tüzel kişiler bu ehliyetten yoksundur. Tüzel kişiliği olmayan ve aynı olay nedeniyle hakları ihlal edilen bireylerin oluşturduğu kişi topluluklarının AİHM’e başvurması olanaklıdır6. Kamusal yetki kullanan organlar, idari makam ve merciler, başka bir deyişle, kamu tüzel kişileri de AİHM başvurusunda bulunamaz. Başvurunun bir bireye ya da Avrupa Konseyi’ne üye olmayan bir devlete karşı yapılması veya ihlalin mağduru olmayan bireylerce yapılması diğer kişi bakımından yetkisizlik örnekleridir.

 

Yer bakımından yetki, devletin kural olarak kendi topraklarında gerçekleştirdiği ihlallerden sorumlu tutulması anlamına gelir, ancak bir devletin başka bir ülkede kendisine bağlı bir görevlinin yetkisi ve denetiminde işlediği ihlalden sorumlu tutulduğu istisnai örneklerle karşılaşmak mümkündür. Yine uluslararası toplumda başka bir devletin toprağı sayılan ancak hukuka uygunluğundan bağımsız olarak savaş, işgal, ilhak, gibi bir nedenle aleyhine başvuruda bulunulan devletin etkin kontrolü altında olduğu saptanan topraklardaki ihlaller AİHM tarafından incelenebilecektir. Konu bakımından yetki ise yalnızca Sözleşme ve ek protokollerinde korunan hak ve özgürlüklerin AİHM başvurusuna konu edilebilmesidir. Ancak bu noktada altını çizmek gerekir ki AİHM, başvurucunun nitelendirmeleriyle bağlı değildir ve öne sürülen hak ihlallerini kendisi nitelendirebilir. Başvurucu Sözleşme veya aleyhine başvuruda bulunduğu devletin tarafı olduğu bir ek protokolde düzenlenmeyen bir hakkın ihlal edildiğini belirtmiş ise de Mahkeme olayda gerçekleşen ihlalin yanlış nitelendirildiğini, bunun aslında Sözleşme veya ek protokollerinde düzenlenen bir hakkın kapsamına girdiği sonucuna varabilir. Bunun tersi de mümkündür.

 

Buraya değinki açıklamalar usuli kabul edilebilirlik koşullarına ilişkindir. Usuli kabul edilebilirlik koşullarını sağlayan bir AİHM başvurusu artık esastan incelenecektir. Başvurunun esastan kabul edilebilmesi için öncelikle açıkça dayanaktan yoksun olmaması gerekir. Gerçekle bağdaşmadığı, ortada bir hak ihlalinin bulunmadığı, makul bir başarı şansının olmadığı herkesçe anlaşılan başvurular böyledir. Yeterince delillendirilmemiş ihlal iddiaları ile karmaşık ve zorlama şikâyetler de açıkça dayanaktan yoksun kalabilecektir. Ayrıca, AİHM başvurusu kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlardan ziyade temel hak ve özgürlüklerin devlet eliyle ihlal edilip edilmediğinin incelendiği olağanüstü bir kanun yolu olduğu için, iç hukuka aykırılığın ileri sürüldüğü temyiz dilekçesi niteliği taşıyan bir başvuru muhtemelen açıkça dayanaktan yoksun olacaktır7. Başvurucunun önemli bir zarara uğramadığının anlaşılması durumunda da, Sözleşme m. 1’de yer alan insan haklarına saygı yükümlülüğü başvurunun esastan incelenmesini gerektirmiyorsa, başvuru kabul edilemez bulunabilir.

Avukat Kimdir?

 

Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden kişidir. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu m. 2/1’de avukatlığın amacı “hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak” olarak tanımlanmıştır. Ardından avukatların bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis edeceği düzenlenmiştir. Avukat olabilmek için gereken koşullar arasında Türk hukuk fakültelerinin birinden mezun olmak ve avukatlık stajını bitirmiş olmak bulunmaktadır.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başvurularında Avukatın Rolü Nedir?

 

AİHM başvurusu bizzat yapılabileceği gibi avukat yardımından yararlanarak da yapılabilir. Türkiye Cumhuriyeti’nde dava açmak ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak için avukatlar adına çıkarılan vekâletnameler, AİHM başvurularında kullanılmaz. Başvurunun avukat tarafından yapılıp takip edilmesi için AİHM başvuru formunda yer alan yetki belgesinin başvurucu ve avukat tarafından imzalanması yeterli olacaktır8. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuru teknik bir alandır, başka bir deyişle insan hakları hukuku, anayasa hukuku ve başvurunun ilgili olduğu diğer hukuk dallarına ve Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin güncel içtihadına ilişkin geniş ve teknik hukuki bilgi gerektirir. Avukat yardımından yararlanan bir başvurucunun başvurusu daha özenli, tutarlı ve içeriği dolu olacak, bu da başvurunun kabul edilebilir bulunma olasılığını artıracaktır. Ayrıca avukat yardımından yararlanılması, koşulları oluştuysa adli yardımdan yararlanmaya engel teşkil etmemektedir.

 

AİHM başvurusunda bulunurken hangi hak ve özgürlüğün ihlal edildiği ve bu ihlalin nasıl ifade edildiği yaşamsal önem taşır. Örneğin salt seyahat özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bir başvuru reddedilecektir, zira serbest dolaşım özgürlüğünü düzenleyen 4 No’lu Ek Protokol Türkiye Cumhuriyeti’nde yürürlüğe girmesine karşın onaylama ve uygun bulmaya ilişkin olarak AİHM’e bildirimde bulunulmamıştır. Bir avukatın bu hakkın ihlal edildiği iddiasıyla Türkiye Cumhuriyeti aleyhine başvuruda bulunulamayacağını bilmesi ve ortada bir hak ihlali varsa bunu başvuruya konu edilebilen haklar çerçevesinde ifade etmesi beklenir. Sözleşme ve ek protokollerde açıkça anılmayan kimi ilkelerin var olan hak ve özgürlüklerin kapsamına girdiği de hukuk bilgisi gerektirir. Örneğin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri Sözleşme’de açıkça düzenlenmemekle birlikte bu ilkeler AİHM tarafından adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. Kimi hakların başvuruda nasıl öne sürüldüğü de önemlidir.

 

Örneğin Sözleşme m. 14’te düzenlenen ayrımcılık yasağı (eşitlik ilkesi) bağımsız bir hak olmayıp yalnızca başka bir hak ve özgürlük ile birlikte öne sürülebilir. Yeterli hukuk bilgisini haiz olmayan bir başvurucunun böylesi noktalarda hukuki hatalara düşmesi ve en kötü olasılıkta başvurusunun reddedilmesine yol açması olasıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, elliye yakın devletten gelen başvuruları inceleyen bir uluslararası mahkeme olduğu gözetildiğinde, biçim ve süre kuralları konusunda oldukça titiz bir inceleme yapması kaçınılmazdır. Avukat yardımından yararlanan bir başvurucunun AİHM nezdindeki başvuru sürecinde böylesi engellerle karşılaşma olasılığı düşüktür. Tüm bu açıklamalar ışığında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru gibi teknik bir alanda avukattan destek alınmasının pek çok açıdan başarı şansını artıracağı ve usulüne uygun bir başvuru yapılmasına yarar sağlayacağı açıktır.

 

KAYNAKLAR & BİLGİLER:

  1. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde devletlerarası başvurular ve bireysel başvurular olmak üzere iki tür başvuru incelenmektedir. Bu yazı yalnızca bireysel başvurulara ilişkin olup “AİHM başvurusu” tabiriyle bireysel başvurular kastedilmektedir.
  2. Başvurunun incelenmesi için gereken yazışma, çeviri, duruşma, avukat yardımından yararlanma gibi masraf kalemleri için AİHM İç Tüzüğü m. 105 vd. uyarınca başvurucunun istemi üzerine ya da resen adli yardım kararı verilebilir.
  3. Bu hüküm 01.02.2022 tarihinden sonra yapılacak başvurulara ilişkindir. 15 No’lu Ek Protokol’ün ilgili hükmünün yürürlüğe girdiği 01.02.2022 tarihinden önceki başvurularda süre dört ay değil, altı aydır.
  4. Etkili kanun yollarının tüketilmemesinin davanın hak düşürücü süreden sonra açılması, istinaf ya da temyiz süresinin kaçırılması gibi iç hukuktan kaynaklanan bir nedenle olması önem taşımamaktadır.
  5. Başvuru formunda başvurucunun tam adı mutlaka belirtilmelidir. Ancak başvurucu kararda adının görünmesini istemiyorsa formun ilgili bölümünde ya da daha sonra sunacağı ayrı bir belgede, kapsamını açıklayarak ve haklı gerekçelerini sunarak gizlilik talep edebilir.
  6. Bu durumda başvuru, formda imzası bulunanlardan birinin ya da AİHM İç Tüzüğü m. 45 uyarınca öteki başvurucuları temsil etmekle yetkilendirilen kişinin adına “ve diğerleri” takısı eklenerek adlandırılır.
  7. AİHM iç hukuka aykırılığı denetlememekle birlikte adil yargılanma hakkı kapsamında bir mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik olması durumunda bunu inceleme konusu yapabilmektedir. Ancak uluslararası niteliğinin bir sonucu olarak bu incelemenin kapsamını oldukça sınırlı tutmaktadır.
  8. Başvuru aşamasından daha sonraki bir aşamada başvurunun avukatla takip edilmesi için AİHM’in resmi internet sitesinde yer alan yetki belgesinin aynı biçimde doldurulup Mahkeme’ye iletilmesi gerekir. Bkz. https://www.echr.coe.int/Pages/home.aspx?p=applicants/forms/tur&c=

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN

Abone ol
Bildir
guest
1 Yorum
En eski
En yeni
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüleyin
trackback
1 yıl önce

[…] v. Türkiye (başvuru no. 15669/20) davasında bugün açıkladığı Büyük Daire kararında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; 6’ya karşı 11 oyla Sözleşme’nin 7’nci maddesinin (kanunsuz ceza olmaz) ihlal […]

- YASAL UYARI -

yasal-uyari

MCT Hukuk Bürosu, sitede yer alan tüm bilgilerin, zaman içerisinde gelişim ve değişim gösterecek olan güncel hukuk sistemimize uyarlanacağına dair hiçbir garanti vermemektedir. Hukuki makalelerde yer alan bilgilerin dayandığı kanun hükümleri ve yargısal uygulamalar zaman içerisinde değişiklik göstermesi ihtimal dahilinde ve kaçınılmaz olup, ihtiyaç halinde yapılabilecek en doğru davranış, avukatınız ile birebir görüşmek ve destek almaktır. Bu anlamda tarafımızca hiçbir hukuki mesuliyet kabul edilmemektedir. Sitemizde yer alan bilgiler, mesleki dayanışma kapsamında meslektaşlar tarafından kullanılabilir. Ancak bu sitedeki yayınların haber sitesi vb. internet sitelerinde kullanılabilmesi için yayının alınmış olduğu kaynak açıkça gösterilmeli veya bu internet sitesine link verilmek suretiyle (backlink) kaynağa atıf yapılmalıdır; bu şartların sağlanmış olması halinde ayrıca MCT Hukuk Bürosu yetkililerinden izin alınmış olması gerekmemektedir.

KİTABIMIZ YAYINDA

OLAĞANÜSTÜ HAL HUKUKU