İcra ve İflas Dairesi Görevlilerinin Sorumluluğu

İcra ve iflas dairesi görevlilerinin sorumluluğu; 1

  • Hukuki sorumluluk,
  • Cezai sorumluluk ve
  • Disiplin sorumluluğu olmak üzere üç türlüdür.

Bu yazımızda, daha çok, icra ve iflas dairesi görevlilerinin “hukuki sorumluluğu” üzerinde açıklamalar yapılacak olup, ayrıca, cezai sorumluluk ve disiplin sorumluluğuna da kısaca değinilecektir.

HUKUKİ SORUMLULUK (TAZMİNAT DAVASI)

İcra ve iflas dairesi görevlilerinin hukuki sorumluluğu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 5’te “Sorumluluk” başlığı altında düzenlenmiştir. Buna göre, “İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.”

Tazminat davasının koşulları nelerdir?

Tazminat davasının;

  • Hukuka aykırı fiil
  • Kusur,
  • Zarar ve
  • Uygun illiyet bağı, olmak üzere dört şartı bulunmaktadır.

Şimdi bunlar üzerinde duralım:

Hukuka aykırı fiil

Devletin ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulabilmesi için, öncelikle, icra ve iflas dairesi görevlisinin hukuka aykırı bir fiilinin mevcut olması gerekir. Bu şart, İİK m. 5’in lafzından açıkça anlaşılamasa da madde metninde varsayılmalıdır. Zira icra ve iflas dairesi görevlisinin hukuka aykırı fiili söz konusu olmadan kusurundan bahsedilemez.

Kusur

Devletin ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulabilmesi için, icra ve iflas dairesi görevlisinin kusurlu hareket etmesi gereklidir. Buradaki kusurdan anlaşılması gereken, normal niteliklere sahip bir memurdan beklenmeyecek şekilde davranışta bulunulması halidir. Memurun kusuru ise kast veya ihmal şeklinde olabilir.

İcra memuru, açık bir hukuk kuralına aykırı hareket etmiş ise kusurlu sayılır. Buna karşılık, bir hukuk kuralının birkaç türlü yorumlanması mümkünse ve icra memuru bu yorumlardan savunulabilir olan birini tercih etmişse kusurlu sayılamaz.

İcra memuru, bir hukuk kuralını yorumlarken yanılmış da olabilir. Böyle bir durumda, eğer memur, normal niteliklere sahip bir icra memurundan beklenebilecek dikkat ve özeni göstermiş olsa idi yanılmayacak idi ise, ancak o zaman kusurlu sayılmalıdır.

Öte yandan, zarar görenin zararı önlemek veya azaltmak için kendisinden beklenebilecek olanı yapması gerekmektedir. Özellikle icra memurunun zarar doğurucu hukuka aykırı işlemine karşı İİK m. 16 vd. düzenlenen şikâyet yoluna başvurmayan kişinin tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır.

Zarar

İcra memurunun kusurlu ve hukuka aykırı fiili (işlem veya eylemi) ile ilgili kişi zarara uğramış olmalıdır. Buradaki zarar manevi zarar değil, maddi zarardır. 2

Uygun illiyet bağı

İcra memurunun kusurlu ve hukuka aykırı fiili (işlem veya eylemi) ile ilgili kişinin uğradığı zarar arasında uygun nedensellik bağı bulunmalıdır. 3

Tazminat davasında davacı kimdir?

Bu davada davacı, icra ve iflas dairesi görevlilerinin kusurlu ve hukuka aykırı işlem veya eylemi dolayısıyla zarara uğrayan kişi veya halefidir. Bu kişiler; alacaklı, borçlu veya üçüncü kişi ile bunların halefleri olabilir.

Tazminat davasında davalı kimdir?

Bu davada davalı, Devlet tüzel kişiliğini temsilen Adalet Bakanlığıdır. Bu dava, kusurlu memura karşı açılamaz.

Adalet Bakanlığı, tazminat davasını, kusurlu memura ihbar edebilir. Bunun üzerine, ilgili memur davaya davalı Bakanlık yanında müdahil olsa dahi, hüküm Bakanlık aleyhine verilir. Mahkemece, zararın Adalet Bakanlığından ve ilgili memurdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilemez.

Tazminat davasında hangi mahkeme görevlidir?

Bu davada, asliye hukuk mahkemesi görevlidir.

Tazminat davasında hangi mahkeme(ler) yetkilidir?

Bu davada yetkili mahkemeler; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 16 uyarınca,

  • Zarara sebep olan icra memurunun hukuka aykırı işlemi yaptığı yer,
  • Zararın meydana geldiği veya gelme ihtimalinin bulunduğu yer veya
  • Zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi

Veya HMK m. 6 uyarınca,

Davalı Adalet Bakanlığının bulunduğu yer olan Ankara mahkemesidir

Tazminat davasında zamanaşımı süreleri nelerdir?

İİK m. 7 uyarınca, tazminat davası, zarar görenin zararı öğrendiği günden itibaren bir sene ve her halde zararı doğuran fiilin gerçekleştirildiği tarihten itibaren on sene geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Zararı doğuran fiil suç teşkil etmekte ve ceza kanunları bu fiil için daha uzun süreli zamanaşımı süresi öngörmekte ise tazminat davasında da ceza zamanaşımı geçerli olur.

Devletin sorumlu memura rücu etmesi

Açılan dava neticesinde tazminat ödemeye mahkûm edilen Devlet (Adalet Bakanlığı), zarara kusurlu ve hukuka aykırı fiiliyle sebep olan ilgili memura karşı rücu (tazminat) davası açabilir. Bu rücu davasında da görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir (İİK m. 5).

Paranın zimmete geçirilmesi halinde ne olur?

İİK m. 6’ya göre, “İcra dairesine tevdi veya bu dairece tahsil olunan veya muhafaza altına alınan paraların, ilgili memur tarafından zimmete geçirilmesi halinde, zimmete geçirilen miktar, cezai takibat sonucu beklenmeden ve tazmin yolunda bir hükme hacet kalmaksızın hazine tarafından derhal icra veznesine yatırılır.” Madde hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere, icra memurunun ika ettiği zimmet suçu nedeniyle zarara uğrayan ilgililerin (borçlu, alacaklı veya üçüncü kişi) Devlete karşı tazminat davası açmalarına gerek yoktur. Zira kanun koyucu tarafından, zimmete geçirilen paranın Devlet hazinesi tarafından derhal icra veznesine yatırılması kuralı benimsenmiş ve bu şekilde zarara uğrayan kişilerin mağduriyetinin önüne geçilmek istenmiştir.

Zimmete geçirilen parayı icra veznesine yatırmak durumunda kalan Devlet (Hazine), zimmet fiilini gerçekleştiren memura karşı rücu (tazminat) davası açabilir. Bu rücu davasında da görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir (İİK m. 6).

CEZAİ SORUMLULUK

İcra ve iflas dairesi görevlilerinin zarar doğurucu nitelikteki hukuka aykırı ve kusurlu fiilleri ceza hukuku anlamında suç da teşkil edebilir. Bu hususta bkz. 5237 sayılı TCK m. 257 vd.

DİSİPLİN SORUMLULUĞU

İcra ve iflas dairesi görevlilerinin zarar doğurucu nitelikteki hukuka aykırı ve kusurlu fiilleri aynı zamanda disiplin hukukuna aykırılık teşkil edebilir. Bu durumda ilgili memur hakkında 657 sayılı DMK m. 124 vd. hükümleri uygulanır.

KAYNAKLAR:
  1. Bu yazının kaleme alınmasında İcra ve İflas Hukuku El kitabı, Ankara, 2013, KURU, Baki isimli kitaptan istifade edilmiştir.
  2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 14.06.2001 gün ve 2110/6316 sayılı kararı
  3. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 18.12.1997 gün ve 11505/12087 sayılı kararı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüleyin

- YASAL UYARI -

yasal-uyari

MCT Hukuk Bürosu, sitede yer alan tüm bilgilerin, zaman içerisinde gelişim ve değişim gösterecek olan güncel hukuk sistemimize uyarlanacağına dair hiçbir garanti vermemektedir. Hukuki makalelerde yer alan bilgilerin dayandığı kanun hükümleri ve yargısal uygulamalar zaman içerisinde değişiklik göstermesi ihtimal dahilinde ve kaçınılmaz olup, ihtiyaç halinde yapılabilecek en doğru davranış, avukatınız ile birebir görüşmek ve destek almaktır. Bu anlamda tarafımızca hiçbir hukuki mesuliyet kabul edilmemektedir. Sitemizde yer alan bilgiler, mesleki dayanışma kapsamında meslektaşlar tarafından kullanılabilir. Ancak bu sitedeki yayınların haber sitesi vb. internet sitelerinde kullanılabilmesi için yayının alınmış olduğu kaynak açıkça gösterilmeli veya bu internet sitesine link verilmek suretiyle (backlink) kaynağa atıf yapılmalıdır; bu şartların sağlanmış olması halinde ayrıca MCT Hukuk Bürosu yetkililerinden izin alınmış olması gerekmemektedir.

KİTABIMIZ YAYINDA

OLAĞANÜSTÜ HAL HUKUKU