Özel Hukukta Hukuki Dinlenilme Hakkının Hükmün Oluşmasındaki Rolü

Adil Yargılanmanın Bir Parçası Olarak Hukuki Dinlenilme

Yargılamanın amacı maddi gerçeğe ulaşmak gibi görünse de maddi gerçeğe ulaşmış bir kararın daima adil bir karar olacağı söylenemez[1]. Bu nedenle maddi gerçekle kimi zaman uyuşan, kimi zaman ondan ayrılan bir hukuki gerçekten söz edilir. Hukuki gerçeğin maddi gerçekten sapmasının tek meşru gerekçesi adalettir[2]. Taraflar karara aynı güçte etki ederse ya da en azından bu olanak onlara sağlanırsa ortaya çıkacak karar adil olabilir. Bu olanağın kişiye sağlanmış olması adil yargılanmadır ve adil yargılanma olmadan verilecek hükmün de adil olduğu söylenemeyecektir[3].

Maddi gerçeğe ulaşmak adına her yolu sakıncasız gören anlayış çağdaş hukuk düzenlerinde terk edilmiştir[4]. Bunun sonucunda adil yargılanma hakkı bir temel insan hakkı olarak karşımıza çıkmıştır[5]. Yargılamanın adilliğini sağlayan birçok araç bulunur. Bu araçların her biri kendi içinde ayrı haklardır. Dolayısıyla adil yargılanma hakkı dediğimiz hak üst bir kavram olup birçok başka hakkı bünyesinde barındırır. Bu haklardan biri hukuki dinlenilme hakkıdır.

Hukuki Dinlenilme Hakkının Özneleri

Özel hukuk açısından hukuki dinlenilme hakkının çerçevesini anlayabilmek için bu hakkın özneleri olan dinlenilenin ve dinleyenin kimler olduğu incelenmelidir. Hukuki dinlenilme hakkı adil yargılanma hakkı kapsamında olduğuna göre “dinlenilenler” yargılananlar olacaktır. Bir özel hukuk davasında bu kişiler davanın tarafları olan davacı ile davalı ve varsa vekilleridir. Davacı ve davalının gösterdikleri tanıklar da, tarafların kendi hukuki dinlenilme hakları kapsamında, verdikleri beyanlar üzerinden dinlenilmektedir. Bununla birlikte henüz yargılanmayan ancak mevcut yargılama sonucunda verilecek karar nedeniyle ileride bu sıfatı taşıyabilecek olan, kısacası dava kendisine ihbar edilen kişilerin de hukuki dinlenilme hakkının dinlenilenler bölümünde yer aldığı düşünülebilir. Yine adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirildiğinde “dinleyen”in yargılayan olduğu sonucuna ulaşılır. Yargılama münhasıran bağımsız ve tarafsız yargıcın görevidir. Ancak daha geniş bir pencereden bakılırsa dava dışı üçüncü kişilerin de dinleyen oldukları söylenebilir. Çünkü adaletin sağlanıp sağlanmadığı yalnızca hükme bakılarak anlaşılamaz, toplumun adaletin sağlandığına ikna olması için yargılama sürecini gözlemleyebilmesi ya da en azından bu olanağın sağlanması gerekir. Aleniyet ilkesi olarak bilinen bu ilke adil yargılanma hakkının kapsamına giren bir başka haktır ve hukuki dinlenilme hakkıyla yakından ilişkilidir[6].

Hukuki Dinlenilme Hakkının Nesnesi

Hukuki dinlenilme hakkının nesnesi, davanın taraflarının açıklamalarını ve delillerini de içeren her türlü iddia ve savunmalarıdır. Taraflar yargılama sürecinde iddia ve savunmalarını ortaya koyarlar ve yargıcın bunları “dinlemesini” beklerler. Burada dinlemekle denmek istenen, iddia ve savunmaların hukuken tartışılması, hakkaniyetle değerlendirilmesi ve bir sonuca varılmasıdır[7].

Hukuki Dinlenilme Hakkının Kapsamı

Hukuki dinlenilme hakkının birçok boyutu vardır. Bunlardan biri tarafların yargılamayla ilgili bilgilendirilmesidir[8]. Taraflardan herhangi birinin yargılamayla ilgili bilgisi yoksa hukuken dinlenilebilmek üzere iddia ve savunma geliştirmesi de olanaksızdır. Hükme etki etme olanağı elinden alınacağından adil bir yargılamadan söz edilemez. Hukuki dinlenilme hakkının bir başka yüzü tarafların kendi ileri sürdükleri iddiaları kanıtlayabilme veya karşı tarafın ileri sürdüğü savunmaları çürütebilme olanağına sahip olmasıdır. İspat hakkı olarak bilinen bu hakkın taraflarca eşit kullanılabilmesi silahların eşitliği ilkesini ortaya çıkarmıştır[9]. Yargıcın kararında tarafların iddia ve savunmalarını tartışması, değerlendirmesi ve sonuca varırken hangi hukuki nedenlere dayandığını gerekçelendirmesi de hukuki dinlenilme hakkıyla ilgilidir. Zira taraflar ileri sürdükleri iddia ve savunmaların hukuken dinlenildiğini yalnız kararın gerekçesinden anlayabilecektir[10]. Bu bakımdan gerekçeli karar hakkı, hukuki dinlenilme hakkından etkin biçimde yararlanmanın olmazsa olmazıdır. Görüldüğü üzere hukuki dinlenilme hakkı tek yönlü değildir, çok geniş bir temel hak ve özgürlükler kümesinin adıdır.

Hukuk Muhakemesinde Hukuki Dinlenilme Hakkı

Hukuki dinlenilme hakkının üzerinde durduktan sonra muhakeme ile bağlantısını kurabilmek için bu kavrama değinmekte de yarar vardır. Muhakemenin işleyişi konusunda ceza muhakemesi ile hukuk muhakemesi arasında ayrımlar bulunsa da[11] muhakeme denen etkinlik özünde belli bir aşama izler: ortada bir iddia vardır, buna karşı bir savunma ortaya konur, yargıç ise bunların tümünü değerlendirip karara bağlar. Dolayısıyla bir tez, antitez, sentez süreci söz konusudur.

Ceza muhakemesinde bireysel ve kamusal iddia makamları, bireysel ve kamusal savunma makamları ve yargılama makamı bulunur. İddia makamları şikâyetler ya da ihbarlar üzerine düzenlenen iddianameyle yargılamayı başlatır, savunma makamları bunlara karşı diyeceklerini ortaya koyar, yargıç ise bunları değerlendirip bir sonuca varır. Üstelik ceza muhakemesi yalnız yöntemsel kuralların işlediği bir alan değildir, aynı zamanda bir hak ve özgürlükler alanıdır. Bu sayede ortaya çıkan hüküm iddia, savunma ve yargılama makamlarınca “birlikte kazanılmış” olur[12].

Öte yandan hukuk muhakemesi genellikle yöntemsel sınırların dışına çıkmayan, hak ve özgürlüklerdense usulün önem taşıdığı bir alan gibi görülür. Bu düşünce hukuk fakültesi sıralarından itibaren yerleşen, ceza muhakemesinin ceza “muhakeme”si hukukuna, hukuk muhakemesinin ise medeni “usul” hukukuna konu olması algısına dayanır. Başvurulan başlıca yasa Hukuk Muhakemeleri Kanunu adını taşırken dersin adı usul hukukuna dönüşür. Oysa hukuk muhakemesi yalnızca usul kurallarıyla işlemez; Anayasa, uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve yasalarda öngörülen temel hak ve özgürlüklerle ilgili ilkelerden arındırılmış bir hukuk alanı değildir. Adil yargılanma hakkı ve kapsamındaki hukuki dinlenilme hakkı kuşkusuz hukuk muhakemesinde de gözetilir[13].

Hükmün Oluşmasında Hukuki Dinlenilme Hakkı

Hukuki dinlenilme hakkı muhakemeyi var eden haktır. Hukuki dinlenilme hakkı ile taraflar muhakemenin nesnesi olmaktan çıkıp öznesi haline gelmiştir[14]. Taraflar iddia ve savunmalarıyla yargıcın hüküm kurarken kullanacağı başlıca malzemeleri sağlarlar, bu yolla yargılamaya yön verip hükme dokunabilirler.

Hukuk muhakemesi tarafların sunduğu vakıalar ve delillerin yasada yazılı usulle işlenmesi biçimindeki mekanik bir etkinlikten daha fazlasıdır. “Duymak” ile “dinlemek” arasındaki ayrım bu noktada belirginleşir. Dinlemek, salt işitme anlamına gelen duymanın ötesinde, işitilenlerin zihinsel süzgeçten geçirilerek anlamlandırılmasını da içeren bir kavramdır. Benzer biçimde muhakeme, tarafların salt iddia ve savunmalarıyla gerçekleşmez, bunların tartışılması ve hakkaniyetle değerlendirilip sonuca bağlanması da gerekir. Hukuk muhakemesinde kural olarak yargıç her ne kadar tarafların sunduğu istemler ve delillerle bağlı olsa da yargıcın davayı aydınlatma yükümü vardır ve yargıç hukuki nitelemeleri kendi yapacaktır. Bunu yaparken tarafların açıklamalarına kulak tıkamayarak ileri sürdükleri hukuki nedenleri tartışır ve değerlendirir. Gerektiğinde tarafların açıklamalarına başvurup taraflarca sunulanların üzerine bir basamak daha ekleyerek adil bir sonuca ulaşmaya çalışır[15]. Bu sayede hüküm kurulana değin dinlenilenler ile dinleyen arasında karşılıklı etkileşim sürer. Bu etkileşim hukuki dinlenilme hakkının doğal bir sonucudur.

Muhakeme süreci içinde dinlenilenlerin de dinleyenin de belirli bir rolü vardır ve bunlardan biri etkisiz kalırsa adil bir hükme ulaşılamayacaktır. Muhakemenin meyvesi olan hüküm ise ne yalnızca tarafların sunduklarından ne de yalnızca yargıcın kattıklarından ibaret olacaktır. Dolayısıyla hüküm “birlikte kazanılmış” olacaktır.

SONUÇ

Sonuç olarak, yargılamanın adilliğini sağlayan hakların en önemlilerinden biri hukuki dinlenilme hakkıdır. Hukuken “dinlenilenler” yargılananlar ve mevcut yargılama nedeniyle ileride yargılanma olasılığı bulunanlardır, “dinleyen” ise yargılama makamıdır. Hukuki dinlenilme ile aleniyet arasındaki sıkı bağ düşünüldüğünde üçüncü kişilerin de dinleyen oldukları savunulabilir. Hukuki dinlenilme hakkının içerdiği ve bağlı olduğu haklar sağlanmadan varılan hükmün adil olduğu söylenemez. Hukuk muhakemesi her muhakeme gibi tez, antitez, sentez biçiminde bir diyalektik izler. Bu sentezin gerçekleşebilmesi tarafların iddia ve savunmalarının hukuken dinlenmesi, dolayısıyla karara etki edebilmesine bağlıdır. Bu nedenle hukuk muhakemesini bir muhakeme olarak var eden hak hukuki dinlenilme hakkıdır.


[1] Murat Yavaş, “Medeni Yargılamanın Amacı Bağlamında İspat Yükü Kavramı”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt: XXI, 2015, Sayı: 2, s.743.
[2] Ibid. s.744.
[3] Ahmet Cahit İyilikli, “Hukuk Yargılamasında Dava Sebebi Üzerine Bir İnceleme”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2013, Sayı: 106, s.170.
[4] Emre Dizdar, “Ceza Muhakemesi Hukukunda Hukuka Aykırı Delillerin Değerlendirilmesi”, Fatih Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: III, Temmuz 2015, Sayı: 2, s.148.
[5] Anayasa m. 36/I’de adil yargılanma hakkından söz edilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 6 ise “Adil Yargılanma Hakkı” başlığını taşımaktadır.
[6] Dovydas Vitkauskas & Grigoriy Dikov, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Kapsamında Adil Yargılanma Hakkının Korunması, Avrupa Konseyi,  Birinci Baskı, Nisan 2018, s.76.
[7] Süha Tanrıver, “Hukuk Yargısı (Medenî Yargı) Bağlamında Adil Yargılanma Hakkı, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2004, Sayı: 53, s.204.
[8] Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 04.03.2015 tarihli E:2015/2050 K:2015/2179 sayılı kararına göre “HMK.nın 27. maddesi uyarınca davanın tarafları kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını da içermektedir. Taraf teşkili kamu düzenine dair olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır”.
[9] Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları, Birinci Baskı, Ağustos 2017, s.221.
[10] Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.01.2015 tarihli E:2013/13-1697 K:2015/790 sayılı kararına göre “Hukuki dinlenilme hakkının usul hukukundaki bir diğer yansıması ise, HMK madde 297/ 1-c bendinde yer almış olup buna göre, mahkemelerin gerekçeli kararlarında, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin belirtilmesi gerektiği vurgulanmaktadır”.
[11] Nur Centel & Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul, Beta, On Beşinci Baskı, Eylül 2018, s.7-9.
[12] İngilizce ve Fransızcada maddi olayın çözümü sonucu verilen mahkûmiyet conviction olarak adlandırılmaktadır. Latince kökenli sözcük, birliktelik anlamı katan con ön eki ile yenmek, üstün gelmek anlamına gelen vincere sözcüğünün birleşiminden türemiştir.
[13] Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 6’ya göre “Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar (…) konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir”. Anayasa m. 36 da hukuk muhakemesi ve öteki muhakeme türleri arasında bir ayrım gözetmeden kaleme alınmıştır.
[14] Süha Tanrıver, Op. Cit. s.205.
[15] Cenk Akil, “Hâkimin Hukuku Kendiliğinden Uygulaması İlkesi”,  Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: LVII, Eylül 2008, Sayı: 3, s.11.


Kaynakça

  • Akil, Cenk. Hâkimin Hukuku Kendiliğinden Uygulaması İlkesi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: LVII, Eylül 2008, Sayı: 3.
  • Centel, Nur & Zafer, Hamide. Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul, Beta, On Beşinci Baskı, Eylül 2018.
  • Dizdar, Emre. Ceza Muhakemesi Hukukunda Hukuka Aykırı Delillerin Değerlendirilmesi, Fatih Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: III, Temmuz 2015, Sayı: 2.
  • İyilikli, Ahmet Cahit. Hukuk Yargılamasında Dava Sebebi Üzerine Bir İnceleme, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2013, Sayı: 106,
  • Kuru, Baki. İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları, Birinci Baskı, Ağustos 2017.
  • Tanrıver, Süha. Hukuk Yargısı (Medenî Yargı) Bağlamında Adil Yargılanma Hakkı, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2004, Sayı: 53.
  • Vitkauskas, Dovydas & Dikov, Grigoriy. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Kapsamında Adil Yargılanma Hakkının Korunması, Avrupa Konseyi,  Birinci Baskı, Nisan 2018.
  • Yavaş, Murat. Medeni Yargılamanın Amacı Bağlamında İspat Yükü Kavramı, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt: XXI, 2015, Sayı: 2.

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN

- YASAL UYARI -

yasal-uyari

MCT Hukuk Bürosu, sitede yer alan tüm bilgilerin, zaman içerisinde gelişim ve değişim gösterecek olan güncel hukuk sistemimize uyarlanacağına dair hiçbir garanti vermemektedir. Hukuki makalelerde yer alan bilgilerin dayandığı kanun hükümleri ve yargısal uygulamalar zaman içerisinde değişiklik göstermesi ihtimal dahilinde ve kaçınılmaz olup, ihtiyaç halinde yapılabilecek en doğru davranış, avukatınız ile birebir görüşmek ve destek almaktır. Bu anlamda tarafımızca hiçbir hukuki mesuliyet kabul edilmemektedir. Sitemizde yer alan bilgiler, mesleki dayanışma kapsamında meslektaşlar tarafından kullanılabilir. Ancak bu sitedeki yayınların haber sitesi vb. internet sitelerinde kullanılabilmesi için yayının alınmış olduğu kaynak açıkça gösterilmeli veya bu internet sitesine link verilmek suretiyle (backlink) kaynağa atıf yapılmalıdır; bu şartların sağlanmış olması halinde ayrıca MCT Hukuk Bürosu yetkililerinden izin alınmış olması gerekmemektedir.

KİTABIMIZ YAYINDA

OLAĞANÜSTÜ HAL HUKUKU