Kıymetli evrakın içerdiği hak, senetten bağımsız bir şekilde ileri sürülemez. Bu nedenle Senedin zayi olması durumunda senedin içinde senetle mündemiç bir halde var olan hak iki şekilde sona erer. Birincisi senetteki mündemiç hakkın ifasıyla beraber senedin keşidecinin eline geçerek tedavülden kalkmasıyla sona erer. Zira Yetkili hamil kıymetli evrakın içermiş olduğu hakkı talep edebilmek için senedi borçluya ibrazı ve teslimi mecburiyetindedir. Çünkü senet, içerdiği hak ile bir bütün olup senetten bağımsız olarak senedin içerdiği haklar ileri sürülemez. İkinci halde ise senet kıymetli evrak olma vasfını kaybetmesiyle sona erer. Senedin çalınması yırtılması, üzerindeki yazıların okunamaz hale gelmesi durumunda, senedi elinde bulunduran yetkili hamil, senedin iptali yoluna başvurmalı ve aldığı iptal kararıyla birlikte asıl borçluya müracaat etmelidir. Aksi takdirde hamil senedin çalındığını ya da imha edildiğini öne sürerek keşideciden borcunu ödemesini talep ederse keşideci borcu ödemekten kaçınabilir çünkü mükerrer bir ödeme riskiyle karşılaşabilir.
İptal Davasını Kim Açabilir?
Ticaret Kanunu madde 651/2 “Kıymetli evrakın zayi olduğu veya zıyaın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi, senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir.” Madde hükmü gereği kıymetli evrakın zayi olması durumunda açılan iptal davası hak sahibi kim ise onu korur. Kıymetli evrakın zayi olduğu an senedin hak sahibi kim ise davayı o açabilir. Ayrıca Kişinin senedin maliki olması gerekmeyeceği gibi tahsil cirosuyla elinde bulunduruyor olması, rehin hakkı sahibi olması ya da maddi hukuk anlamında lehine intifa hakkı tesis edilmiş olması iptal davası açmasına engel teşkil etmez. Fakat keşideci senedin borçlusu(Hak sahibi değil müracaat borçlusudur.) olması itibariyle iptal davası açamaz. Yargıtay 11. HD vermiş olduğu bir kararında “zayi nedeniyle kıymetli evrakın iptalini isteme yetkisinin hamile ait olduğu, keşidecinin böyle bir hakkının bulunmadığını” belirtmiştir. Yine Yargıtay 11. HD vermiş olduğu bir kararında keşidecinin elinde iken zayi olan senet için düzenleyenin de iptal davası açma hakkına sahip olduğuna hükmetmiştir.” İptal davasının açılabilmesi için aranan hususları özetlemek gerekirse:
- Kıymetli evrakın zayi olması durumunda iptal davası açılabilmesi için, hak sahibi(alacaklı) olunması,
- İptal isteminde bulunabilmek için hukuki yararın bulunması (Hukuki yarar şartı),
- İptali mümkün olan bir kıymetli evraka sahip olunması gereken şartlardandır.
İptal Davasında Davalı Taraf Var mıdır?
Kıymetli evrakın iptali çekişmesiz yargı işleri arasındadır. (HMK m.382/2)
HMK 388/1’ e göre zayi olma durumu çekişmesiz yargı işlerinden olup çekişmesiz yargı alanına giren kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmezler. Yargıtay 11. HD vermiş olduğu bir kararında “senedin zayi olması nedeniyle açılan ve kesin hüküm niteliği de taşımayacak olan bu türden davalarda, davacının mahkemeye olumlu bir kanat verecek delil sunması yeterli saymak gereklidir. Aksinin kabulü ile davacının daha fazlasını ispata zorlanması, zayi nedeniyle kıymetli evrak iptali hükümlerinin uygulanmasını imkânsız hale getirecektir.” Uygulamada yapılan bir hataya değinmek gerekirse, pay sahibinin zayi olan pay senetlerinin iptali talebiyle açtığı ve hasım olarak pay senetlerini ihraç eden Anonim şirketi gösterdiği bir dava yukarıda da açıklanan nedenlerle reddolunur.
Senedin Zamanaşımına Uğramış Olması İptal Davası Açılmasına Engel Bir Durum Teşkil Eder mi?
Senetten doğan bir istem zamanaşımına uğramış olsa bile hak sahibinin iptal davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Çünkü zamanaşımı süresinin geçmesi alacak hakkını düşürmez. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin bu konuya ilişkin vermiş olduğu bir kararında Fırat Öztan Kıymetli Evrak Hukuku kitabına da atıfta bulunarak “Zayi nedeniyle kıymetli evrakın iptalini isteyebilmek için gerekli olan şartlardan birisi de senette mündemiç olan hakkın varlığını sürdürmesidir. Bununla birlikte senetteki hakkın zamanaşımına uğramış olması iptal kararı verilmesine engel değildir. (ÖZTAN, 1997) O halde mahkemece, iptali istenen çekin, zamanaşımına uğramış olmasının başlı başına çekin iptal edilmesini engellemeyeceği gözetilerek” gerekçesiyle senedin zamanaşımına uğramış olmasının iptal davası açmaya engel teşkil etmeyeceği yönünde karar vermiştir.
İptal Davasının Açılması
Emre ve Nama yazılı senetlerde zorunlu olmamakla birlikte Önleyici önlem olarak ödeme yasağı kararı alınabilir. Bu durumda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olup yetkili mahkeme ise ifa(ödeme) veya yerleşim yerindeki mahkemedir. İptal davası açıldıktan sonra ise mahkeme de ilan süreci aşaması başlamaktadır. İlan, Türk Ticaret Sicili Gazetesinde 3 defa yapılmakta ve en az 3 ay en fazla 1 yıl olmak üzere süre verilir. Senet zamanaşımına uğrayacak ise bu süreye bakılmamaktadır.
Türk Ticaret Sicili Gazetesi’nde yapılan ilan üzerine senet ortaya çıkar yani getirilir ise senedi getirene karşı iade davası (istirdat davası) açılır. Senet ortaya çıkmaz yani getirilmez ise o zaman mahkeme senedin iptali yönünde karar verir.
İptal Davasının Sonuçları
İptal kararı üzerine, senedin iptali isteminde bulunan kişi iptal edilen senetten doğan hakkını senetsiz olarak ileri sürebilir (TTK 652/1). Alınan iptal kararı, senedin borçlusuna karşı senedin alacaklısının hak sahibi olduğu noktasında bilgi verir yani alacaklının teşhisine imkân sağlar. Verilen iptal kararıyla birlikte iptal edilen senedin teşhis fonksiyonu ortadan kalkar. Bu sebepten ötürü, senet borçluya ibraz edilmeden de ödenebilir. Alınan iptal kararı maddi hukuka tesir etmez. Çünkü alınan iptal kararı senetteki alacağın ödenmesine dair bir emir içermediği gibi sadece şeklen verilen bir hükümdür.
Borçlunun İptal İstemine Konu Edilen Senede Karşı Sahip Olduğu Def’iler
Mahkemece verilen iptal kararı iptal edilen senetteki hakkın varlığı ve kapsamı noktasında bir ispat işlevine sahip değildir. Sadece şeklen hak sahibi olduğuna dair kanaat uyandırır. Bu sebeple iptal kararına konu senette borçlu olduğu iddia edilen kişi, borçlu olmadığını, kambiyo taahhüdünde bulunmadığını, iptale konu edilen senet fotokopisinde bulunan imzanın kendisine ait olmadığını ya da borçlu olmakla birlikte senet fotokopisinde yazan miktardan daha az miktarda borçlu olduğu şeklindeki birçok def’iyi ileri sürebilir.
İptale Konu Senedin İyiniyetle İktisabı Mümkün müdür?
Senedin iptali isteminden önce ya da sonra iyi niyetle iktisabı şeklinde iki başlık altında inceleyebiliriz.
1-) İptal İsteminden Önce veya İptal Sürecinde Senedin İyi niyetle İktisabı
Senedin bu durumda iyi niyetle iktisabı mümkün olup TTK 765/2 hükmü “Teminat, poliçeyi iyi niyetle iktisap eden kişinin uğrayabileceği zarara bir karşılık oluşturur. Senet iptal edildiği veya senetten doğan haklar diğer bir sebeple ortadan kalktığı takdirde, teminat geri alınır.” şeklindedir. İptal süreci içerisinde mahkeme, poliçede ödeme yasağı vermeden önce şeklen hak sahibi olduğu iddia edilen kişinin teminat yatırmasını ister. Çünkü bu kişinin gerçek hak sahibi olduğunu tam olarak bilmesi mümkün değildir. Kanun koyucu, hamilin kötü niyetli olabilmesi ihtimaline karşı bu hükmü koymuştur.
2-) İptal İsteminden Sonra Senedin İyiniyetle İktisabı
Bu konu ile ilgili teoride farklı görüşler olmakla birlikte en yaygın iki görüş şu şekildedir.
Görüş 1: İyiniyetle iktisap ancak yetkili hamilden iktisap ile mümkün olabilmektedir. Açıklamak gerekirse, Senedin niteliğine göre iptal kararı sonucu iptal edilen senedi elinde bulunduran (alacaklı görünen kişi değil), iptal isteminde bulunan kişi yetkilidir.
Görüş 2 (Hâkim Görüş): İptal kararının verilmesinden sonra da senedin iyiniyetle iktisabı mümkündür. Çünkü iptal kararı senedin içerdiği hak ve maddi hukukla ilgili bir karar değildir. Dolayısıyla iptal kararı çekişmesiz yargı kararlarından olması sebebiyle maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Bunun içindir ki iptal kararı ilgililerin maddi hukuka ilişkin durumlarını etkilemez. Nitekim iyiniyetli iktisap maddi hukukla bağlantılı olan bir müessesedir.
Alınan İptal Kararı İle Borcun Ödenmesi İçin Kime Gidilebilir?
Doktrinde bu konu üzerinde de görüş ayrılıkları mevcut olmakla birlikte hâkim görüş sadece Asıl borçluya gidilebileceği kanaatinde olup dayanağı TTK m.764/2’dir. Bu maddeye göre alınan iptal kararı ile sadece kabul eden muhataba gidebilir. Poliçeye ilişkin bir hüküm olması itibariyle bonoya da uygulanır ve bu durumda bononun asıl borçlusu keşideciye karşı iptal kararıyla asıl borçluya başvurulabilir. Ayrıca asıl borçlu lehine aval veren avaliste de başvurulabilir.
KAYNAKLAR:
- Hasan PULAŞLI, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, 7.Baskı, Ankara, 2019, s.89-90
- Abuzer KENDİGELEN, İsmail KIRCA; Kıymetli Evrak Hukuku (Genel Kambiyo Senetleri),3.Baskı, İstanbul, 2020, s.60
- KENDİGELEN/KIRCA, a.g.e., s.58
- Yargıtay 11.HD. , 2015/1043E. 2015/5862 K 27.04.2015 T. Kararı
- Yargıtay 11.HD. , 2014/19118 E. 2015/925 K. 23.01.2015 T. Kararı
- Fırat ÖZTAN, Kıymetli Evrak Hukuku, 24. Baskı, 2020, s.54
- Yargıtay 11. HD. , 2001/10899 E. 2002/3256 K 08.04.2002 T. Kararı
- Hüseyin ÜLGEN, Mehmet HELVACI, Abuzer KENDİGELEN, Arslan KARA; Kıymetli Evrak Hukuku, 9. Baskı, İstanbul, 2014, s.55
- Tamer BOZKURT, Kıymetli Evrak Hukuku(Ticaret Hukuku 3. Cilt) 2. Baskı, 2012
- Yargıtay 11. HD. , 2016/ 123638 E. 2018/ 4213 K. 04/ 06/2018 T. Kararı
[…] Kıymetli Evrakın Ziyaı ve İptali […]