Olağanüstü Kanun Yolu
Olağanüstü Kanun Yolu mahkeme ya da hâkim tarafından verilen kararın, davanın taraflarından en az birisinin başvurusu üzerine kararı veren makamdan daha yüksek bir yargı merciinde incelenmesini sağlayan yasa yoludur. Kanun yolları, Türk Yargı Sistemi içerisinde olağan ve olağanüstü olmak üzere ikiye ayrılmakta olup, olağan kanun yolları kesinleşmemiş mahkeme kararlarının ilgili herkes tarafından kanunda belirtilen sınırlı süreler içinde başvuruda bulunduğu bir yoldur. Bu yolun tüketilmesi sonucu verilen karar kesinleşmekte ve hükmün infazı aşamasına geçilmektedir. Ancak verilen her kararın kesin bir halde hukuka uygun olduğu şeklinde bir anlam da çıkarılmamalıdır. Bu nedenle kanun yollarının yegâne amacı mahkemelerce verilen kararda yer alan hukuka aykırılığın giderilmesine katkı da bulunmaktır. Olağanüstü Kanun Yolları da niteliği itibariyle kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşı gidilen ve kanunda belirtilen makam tarafından başvuruda bulunulabilen bir itiraz yoludur. Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı da olağanüstü kanun yollarından birisidir.
Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308/a maddesinde düzenlenmiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlüğe girdiği dönemde metnin içerisinde yer almayan bu itiraz türü 20.07.2017 tarihli kanun ile Ceza Muhakemeleri Kanunu’na eklenmiş ve 17.10.2019 tarihli 7188 sayılı kanunda yer alan değişiklik üzerine de şimdiki halini almıştır.
Tanımı, Hukuki Niteliği ve Etkileri
Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı, İstinaf Mahkemesi Ceza Dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı gidilen bir itiraz kanun yoludur ve başvuruda bulunma yetkisi sadece Cumhuriyet Başsavcılığının takdirine bırakılmıştır. İstinaf Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı bu yola resen gidebileceği gibi kişilerin bu yola başvuru talebi üzerine de gidebilir. Kişilerin talebi, kararın hukuka aykırı olduğunu ihbar eder nitelikte olup savcılığın harekete geçmesini sağlama amacı gütmektedir. Ayrıca kanunda itiraz nedeni olarak herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Bu nedenle hukuka aykırı olduğu kanaatine varılan her türlü karara karşı bu yola gidilebilir.
Olağanüstü kanun yolu olması sebebiyle hukuki niteliğinin belirlenmesinde gözetilen birtakım kriterler bulunmaktadır. Bu kriterler şu şekildedir;
- Kesinleşmiş mahkeme kararının bulunması,
- Başvuruda bulunma hakkının süreyle sınırlı tutulması,
- Başvuruda bulunabilme imkanının kanunda belirtilen kişi veya makama verilmesi,
Görüleceği üzere yasa yolunun niteliğini belirleme açısından farklı hususların göz önünde bulundurulması gerekir.
Olağanüstü kanun yolunun itiraz edilen karar üzerinde bazı etkileri de bulunmaktadır.
Aktarma Etkisi: İtiraza konu kararı veren ilgili daireye itiraz edilmekle birlikte ilgili daire tarafından yapılan inceleme üzerine itiraz yerinde görülürse karar düzeltilir. Aksi halde en kısa süre içinde itirazın incelenmesi için dosya ceza daireleri başkanlar kuruluna intikal ettirilir.
Durdurma Etkisi: İstinaf Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı, kesinleşmiş kararın infazını durdurmayacaktır.
Bireysel Başvuru Yönünden Etkisi: Olağan bir kanun yolu olmamasından kaynaklı bir etkisi bulunmamaktadır. Çünkü bireysel başvuru yolunun en temel şartı olarak olağan kanun yollarının tüketilmesi gerekmektedir. Bu durum Anayasanın 148/3 maddesinde “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.” açık bir şekilde belirtilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı ise niteliği itibariyle bir olağanüstü kanun yoludur. Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu bir kararı da “itiraz yoluna gidilmesi istemi, sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının takdirini harekete geçirmeye yönelik bir taleptir. Bu kapsamda yapılan başvurular bireysel başvuru öncesinde tüketilmesi gereken bir yol olarak kabul edilmediğinden, bu yola gidilmesinin bireysel başvuru süresi üzerinde herhangi bir etkisi olmayacaktır.”” şeklindedir. (AYM Mehmet Mercan, Başvuru No:2013/2001, 16/05/2013)
İtirazın Yetkisi, Usulü ve Süresi
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun bu itiraz yoluna ilişkin ilgili maddesinde, itirazın ne şekilde ve usulde yapılacağı noktasında herhangi bir yol gösterilmemiştir. Ancak İstinaf kanun yolu aşamasında cumhuriyet savcısının başvurusunda istinaf sebeplerine açıkça yer vermesi zorunluluğunun getirilmiş olmasından ötürü, bir olağanüstü kanun yolu olan Bölge Adliye Cumhuriyet Başsavcısının itirazında sebep gösterme zorunluluğunun bulunmuyor olması düşünülemez. Ancak itiraz üzerine yapılacak inceleme noktasında sebep yönünden bir bağlılık söz konusu değildir.
Bir diğer önemli nokta da itiraz yolunun bir süreye tabi olup olmadığı hususudur. Yukarıda da bahsi geçtiği üzere olağan kanun yollarından farklı olarak bu itiraz yolunda sanık lehine başvuru açısından kanunda herhangi bir süre şartı aranmamaktadır. Ancak sanığın aleyhine olacak şekilde bir itiraz başvurusunda bulunulacak ise, 30 günlük süre şartı bulunmaktadır. Belirtilen süre, kararın Bölge Adliye Mahkemesine tebliğinden itibaren başlayacaktır. Bu durum Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazıyla benzerlik göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun vermiş olduğu bir kararında da bu husus açık bir şekilde belirtilmiştir. “Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının en belirgin özelliği süreye bağlı olmasıdır. Her ne kadar Ceza Genel Kurulu itiraz sebeplerine, bağlı olarak inceleme yapmak zorunda değilse de Yargıtay’ca C. Başsavcılığı itiraza ilişkin yazısında itirazın nedenlerini açıkça belirtmek durumundadır. Yoksa bir yazı ile süreyi saklı tutup, ilerde gerekçeli itirazını sunmasına yasal açıdan olanak yoktur. Bu da göstermektedir ki, Yargıtay C. Başsavcılığı’nın itirazında, yasada öngörülen otuz günlük süreye uyulmasında mutlak zorunluluk bulunmaktadır.” (Yargıtay CGK E.1997/6-175, K 1997/196)
İtirazın Geri Alınması
Bölge Adliye Mahkemesi C. Başsavcılığı yapmış olduğu itirazını, karar verilene kadar geri alabilme hakkına sahiptir. Ancak Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 266. Maddesinin birinci fıkrasında istinaf kanun yolu aşamasında cumhuriyet savcısının sanığın lehine olacak şekilde yapmış olduğu başvurunun, sanığın muvafakati alınmadan geri çekilemeyeceği düzenlenmiştir. Fakat İstinaf Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı, olağanüstü kanun yolu olması nedeniyle başvuru yetkisi sadece C. Başsavcılığına tanınmıştır. Prof. Dr. Seydi Kaymaz’ın konuya ilişkin makalesinde de belirttiği üzere “Yargıtay Ceza Genel Kurulu da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazını geri alma talebinin sonuç doğurması bakımından sanığın onayını aramamıştır.” “…olağanüstü̈ kanun yollarından biri olarak kabul edilen itiraza başvurma yetkisi sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına tanınmış olup, Başsavcı dışındaki tarafların bu kanun yoluna başvurma imkânı bulunmamaktadır. Dolayısıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kanunen tek başına kullanmaya yetkili kılındığı bu olağanüstü̈ kanun yolundan, itiraz ister aleyhe, isterse lehe olsun herhangi bir tarafın onayına gerek olmaksızın vazgeçebileceğinin kabulü̈ gerekmektedir. Yalnızca olağan bir kanun yolu olan temyiz kanun yolunda, Cumhuriyet savcısının sanık lehine yaptığı başvuru için kabul edilen bu istisnai düzenlemenin kanun koyucunun amacına aykırı şekilde genişletilmesi doğru değildir.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 06.12.2016, 2016/609 E, 2016/468 K). (Seydi Kaymaz, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C.XXIV 2020)
İtirazın İncelenmesi
Bölge Adliye Mahkemesi C. Başsavcılığı’nca yapılacak olan itiraz, kanunun ilgili maddesinde de belirtildiği üzere hukuka aykırı olduğu kanaatine varılan kararı veren ilgili ceza dairesine yapılmak zorundadır. Yapılan başvuru üzerine ilgili daire mümkün olan en kısa süre içerisinde itirazı incelemek zorundadır. İtiraz üzerine yapılan incelemede, daire itirazı yerinde görmesi durumunda daha önce vermiş olduğu kararını düzeltmek zorundadır. Eğer yerinde görmez ise, dosyayı itirazı incelemek üzere ceza daireleri başkanlar kuruluna intikal ettirir.
İtirazın Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu Tarafından İncelenmesi
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308/A maddesinin son cümlesinde istinaf mahkemeleri ceza daireleri başkanlar kurulunun hangi usullerle belirleneceği belirtilmiştir. Kanunun ilgili maddesinin son cümlesi “Dörtten fazla ceza dairesi olan bölge adliye mahkemelerinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından daire başkanları arasından belirlenen ve dört üyeden oluşan başkanlar kurulu bu incelemeyi yapar. Başkanlar kurulunun bu maddeye ilişkin çalışma usul ve esasları, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir.” şeklindedir.
Ceza daireleri başkanlar kurulu tarafından yapılan inceleme neticesinde verilebilecek kararlar ise şu şekildedir;
- İtirazın Reddi Kararı
- İtirazın Esastan Reddi
- Hukuka Aykırılığın Düzeltilerek İtirazın Esastan Reddi Kararı
- İtirazın Kabulü Kararı
- Düşme Kararı
Ceza daireleri başkanlar kurulunca verilecek karar kesin niteliktedir. Verilen karara karşı istinaf mahkemesi ceza dairesinin direnme hakkı bulunmamaktadır.
Kaynaklar
- Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı (CMK m.308/A) Prof. Dr. Seydi KAYMAZ Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C.XXIV 2020
- Ceza Muhakemesi Hukuku Prof. Dr. Veli Özer Özbek, Doç. Dr. Koray Doğan 2020 Seçkin Yayıncılık
- Ceza Muhakemesi Hukuku Prof. Dr. Feridun Yenisey, Prof. Dr. Ayşe NUHOĞLU Ankara 2019