Emeklilik İkramiyesinin Tasfiyeye Konu Edilmesi İçin Mal Rejiminin Sona Erdiği Sırada Mevcut Olması Gerekmektedir

Yargıtay Kararı

ESAS NO: 2018/9294

KARAR NO: 2019/2843

KARAR TARİHİ: 18.03.2019

Yargıtay Başkanlığı – 8. Hukuk Dairesi
E. 2018/9294 K. 2019/2843 T. 18.3.2019

 

Davacı K1 vekili, evlilik birliği içinde edinilen, 3488 ada 1 parselde kayıtlı 7 numaralı bağımsız bölüm, 2260 parsel ve 2261 parselde kayıtlı taşınmazlar, N1 plakalı araç ve davalının emekli ikramiyesi üzerinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla edinilmiş mallara katılma alacağından dolayı 10.000 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

 

Davalı K2, emekli ikramiyesini çocuklarının eğitimi, düğünü ve davacının ihtiyaçları için harcadığını, davayı kabul etmediğini açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.

 

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, toplam 93.511 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.

 

1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

 

2-Davalının emeklilik ikramiyesi için hükmedilen katılma alacağına yönelik temyiz itirazlarına gelince;

 

4721 Sayılı TMK’nin “edinilmiş mallar” başlıklı 219. maddesinin 2. fıkrasında, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemelerin edinilmiş mal grubundan sayıldığı belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 228/2. maddesinde ise, eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarın kişisel mal olarak hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.

 

Mal rejiminin devamı sırasında, emeklilik ikramiyesinin toptan ödenmesi durumunda; öncelikle ödeme tarihi itibarıyla TRHA (Türkiye Hayat Annüite Tablosu) 2010 yaşam tablosundan yararlanılarak, emekli olan eşin ortalama bakiye yaşam süresi bulunarak, ödeme günlük irat şeklinde yapılsaydı her bir güne karşılık gelen miktar saptanır. Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği 02.08.2011 tarihinden sonraki kalan günler ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanır.

 

Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermaye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılır. Ödenen toplam emeklilik ikramiyesinden, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal (artık değer) kabul edilerek tasfiye sırasında göz önünde bulundurulur.

 

Emeklilik ikramiyesinin tasfiyeye konu edilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması (TMK mad.235/1) ya da bu para kullanılarak başka bir mal varlığına sahip olunmalıdır. Söz konusu gelir kullanılarak satın alınan mal varlıklarının tasfiyesinde de aynı kurallar geçerli olacaktır.

 

Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda açıklanan hesaplama yöntemi mal rejiminin ölüm dışındaki nedenlerle sona ermesi hallerinde uygulanır.

 

Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, emekliliğe ve ödemeye ilişkin belgeler bulunduğu yerlerden getirtilerek hüküm kurulurken göz önünde bulundurulmalıdır. Belirtilen ilke ve esaslara göre değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için ihtiyaç duyulması halinde konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.

 

Somut olaya gelince; eşler, 17.11.1985 tarihinde evlenmiş, 02.08.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden, evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu emeklilik ikramiyesi, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 16.07.2009 tarihinde davalı eş adına ödenmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).

 

Mahkemece, davacı lehine, davalının almış olduğu 66.494.11 TL emekli ikramiyesinin yarısı olan 33.247 TL katılma alacağına hükmedilmişse de, verilen karar Dairemizin ilke ve uygulamalarına uygun bir karar değildir. Davalı cevap dilekçesinde, 16.07.2009 tarihinde almış olduğu emekli ikramiyesini, davacının ihtiyaçları, çocuklarının eğitimi ve düğün masrafları için harcadığını iddia etmiş ise de dosya kapsamına göre bu iddiasını ispatlayamadığı gibi, dinlenen davacı tanıkları müşterek çocukların beyanlarından, davalının emekli ikramiyesini harcamadığı, mal rejiminin sona erdiği tarihte emekli ikramiyesinin mevcut olduğu kabul edilmelidir. Buna göre; davalının emekli ikramiyesinin edinilmiş mal olarak belirlenecek bölümü üzerinde davacı kadının katılma alacağı bulunduğu, yukarıda bahsedilen Dairemizin ilke ve uygulamaları doğrultusunda emekli ikramiyesinin kişisel mal ve edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gereken miktarları belirlendikten sonra edinilmiş mal olarak belirlenen kısım üzerindentemyiz edenin sıfatına ve usulü kazanılmış hak gözetilerek davacı lehine katılma alacağına hükmedilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

 

SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 18.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.