Bono Üzerine Konulan ‘Ciro Edilemez Şerhi’ Senedin Kambiyo Senedi Olma Niteliğini Engellememektedir

Yargıtay Kararı

ESAS NO: 2007/206

KARAR NO: 2007/202

KARAR TARİHİ: 11.04.2007

 

MAHKEMESİ HUKUK GENEL KURULU
ESAS NO 2007/206
KARAR NO 2007/202
KARAR TARİHİ 11.04.2007
DAVA TÜRÜ ŞİKAYET
İD MAHKEMESİ İCRA HUKUK MAHKEMESİ

 

Taraflar arasındaki “şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Üsküdar 1.İcra Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.02.2006 gün ve 2006/74 E- 89 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 09.05.2006 gün ve 2006/7431-10310 sayılı ilamı ile; (…T.T.K.’nun 690.madde göndermesi ile T.T.K.’nun 597/2.maddesi hükmü gereğince bir bonoda “emre yazılı değildir” veya bu manayı ifade eder şekilde “ciro edilemez” gibi ibarelerin yazılması halinde o bononun kambiyo senedi niteliğini etkilemez. Böyle bir bonoya dayalı olarak lehtarın keşideci borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapması mümkündür.

 

Nitekim; somut olayda takibe konu bono ön yüzünde “ciro edilemez” şerhinin olduğu görülmektedir. Söz konusu bu açıklama senedin ciro edilemeyeceği anlamında olup, başkaca bir kayıt içermediğinden ve dosya içinde konulu olan 17.02.2003 tarihli sözleşmede, takip dayanağı bonoya atıf yapılmadığı için, bu belge de alacaklının takip hakkını engelleyecek nitelikte bulunmadığından, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken takibin iptali yönünde hüküm tesis edilmesi isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

 

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili

 

HUKUK GENEL KURULU KARARI – CİRO EDİLEMEZ ŞERHİ

 

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

 

Davacı-borçlu davalı şirketten 16.02.1998 tarihli sözleşme ile daire satın aldığını, süresinde inşaatın bitirilerek teslim edilmemesi nedeniyle, 09.01.1999 ve 02.02.2000 tarihlerinde imzalanan ek protokollerle teslim süresinin uzatıldığını, en son 17.02.2003 tarihinde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile daire bedelinin 18.212.000.000 TL. teslim tarihinin ise 17.05.2004 tarihi olarak belirlendiğini, sözleşme gereğince ödemelerin takside bağlandığını, daire teslim edildiğinde bakiye 12.000.000.000 TL.’nin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme gereğince davalı şirkete 12.000.000.000 TL. bedelli bir bono verdiğini, buna rağmen dairenin teslim edilmediğini, dairenin müvekkiline tesliminin de hukuken imkansız olduğunun anlaşıldığını, bununla birlikte, davalının haksız olarak kendi edimini yerine getirmeden bu bonoya dayalı olarak aleyhine kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icra takibine giriştiğini, senedin üzerine “ciro edilemez” şerhi yazılması nedeniyle bononun kambiyo senedi olma niteliğini yitirdiğini, bu nedenle kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapılamayacağını, ileri sürerek, şikayet yoluyla takibin iptaline ayrıca; davalının kendi edimini yerine getirmeden icra takibi yaptığından bedelsizlik nedeniyle itiraz yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Davalı, “ciro edilemez” kaydının sadece senedin ciro edilmesini yasakladığını, senedin kambiyo senedi olma niteliğini etkilemediğini, kendisinin de senedi ciro etmeden icraya koyduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.

 

Mahkemece; “ciro edilemez” kaydı nedeni ile bononun teminat, müteselsil mesuliyet fonksiyonlarının ve tedavül edebilme kabiliyetinin ortadan kalkması nedeniyle senedin kambiyo senedi olma niteliğini yitirdiği, adi senede dönüştüğü, bu nedenle kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapılamayacağı gerekçeleri ile takibin iptaline, takibin iptali sebebiyle borca itiraz hakkında inceleme yapılmasına ve karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

 

Özel Dairece, “ciro edilemez” şerhinin senedin kambiyo senedi olması niteliğine bir etkisi olmayacağı düşüncesi ile yukarıda açıklanan bozma sevkedilmiş, yerel mahkemece ilk kararda direnilmiştir.

 

Bilindiği üzere, kambiyo senetlerinin temlik cirosu ile devrinde, cironun garanti (teminat) fonksiyonu vardır (TTK.m.597, 690, 730/4). Bu husus Türk Ticaret Kanunun 597.maddesinde; “Aksine şart bulunmadıkça, ciranta, poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden mesuldur.” şeklinde ifade edilmiştir. Garanti fonksiyonu, normal olarak, hukuken geçerli bir devirle başlar ve muhatapça ödeme yapılıncaya kadar devam eder. Zamanaşımı veya hakkı koruyucu işlemlerin yapılmaması sebebiyle son bulur. Müracaat hakkının kullanılması söz konusuysa, müracaat borçlusu yönünden, bu şahsın yapacağı ödemeyle sona erer.

 

Bununla birlikte ciranta, garanti borcunu iki şekilde ortadan kaldırabilir.

 

Öncelikle; poliçesinin (bononun) kabul edilmemesinden veya ödenmemesinden sorumlu olmayacağını poliçe (bono) üzerine yazarak, cirantanın senetten doğan sorumluluğunu bertaraf etmesi mümkündür. (TTK.m.597/1) Buna sorumsuzluk kaydı, ademi mesuliyet kaydı denir. Bunun için belirli bir ifadenin kullanılması mecburiyeti yoktur. Ciranta, “bilâ mesuliyet”, “bilâ teminat”, “ödenmemeden sorumlu değilim”, “kabulden sorumlu değilim” vb. gibi kayıtlar koyarak sorumluluğunu ortadan kaldırabilir.

 

İkinci olarak ise; Ciranta, “yeni bir ciroyu yasaklayabilir.” (TTK.m.597/II) Bir cirantanın, poliçenin (bononun) tekrar ciro edilmesini yasaklayarak, bu yasağa rağmen poliçeyi ciro yoluyla devralan şahıslara karşı garanti vecibesinin doğurduğu sonuçlardan kendisini kurtarması mümkündür.

 

Senet üzerinde “Ciro edilemez kaydını” nasıl ciranta koyabilirse, aynı şekilde keşideci de koyabilir.

 

Bono, poliçe ve çek kanun gereği emre düzenlenen senetlerdir. Bu senetler üzerine ciranta tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı bir kambiyo senedi haline getirmez. Bunun aksine keşideci tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı hale getirir.

 

Bu şekilde, keşideci tarafından konan kayıtla nama yazılı hale gelen senedin ciro edilme imkânı kalmaz. Ancak alacağın temliki yolu ile devredilebilir. Bu yasağa rağmen yapılan ciro da alacağın temliki hükümlerine tâbi olur. (TTK.m.591) Bu durumda senedi temellük edene karşı keşideci her türlü defilerini ileri sürebilir (Prof.Dr.Fırat Öztan Kıymetli Evrak Hukuku 12.Bası, Eylül 2006 s.118 vd.).

 

Somut olayda takip konusu bono üzerine keşideci tarafından “ciro edilemez” şerhi konulmuş, lehtar tarafından senet ciro edilmemiş ve bizzat icra takibine konu edilmiştir. Hal böyle olunca, bono üzerine konulan “ciro edilemez” şerhinin senedin kambiyo senedi olma niteliğini engellemeyeceğinden Daire Bozması doğrudur.

 

Bu nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.

 

Öte yandan, davacı dava dilekçesinde yukarıda açıklanan şikayet nedenleri ile birlikte itiraz nedenlerini de ileri sürmesine, şikayet nedenlerinin geçerli bulunmamasına göre, daha önce incelenmeyen itiraz nedenlerinin incelenip, o yönden de olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekir.

 

S O N U Ç :

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 11.04.2007 gününde, oybirliği ile karar verildi.